20 Mart 2008 Perşembe

Tanklara Taş Atmak!..

Bu yazı Filistin’le ilgili bilinmeyenleri ortaya çıkarmak, çözüm önerileri getirmek veya yeni bir şey söylemek iddiası taşımıyor. Zaten ‘yeni başlayanlar’ için Filistin’le alakalı en önemli şeyin unutmamak ve de hep hatırlamak olduğu da ortada. Ayrıca ‘tanklara taş atanların’ ellerinde ilk işgal 1948’den beri birçok çözüm önerisi, birçok akılcıları oldu. Biz haddimizi bilerek şimdilik sadece hatırlayalım.
topraklar
10’dan fazla peygamberin gelip geçtiği, kutsal kitapların hemen hepsinin kutsal saydığı Filistin toprakları 1918 İngiliz işgaline kadar Osmanlı yönetiminde kaldı. 1922’de TC’nin de üye olduğu Birleşmiş Milletler işgali onayladı ve Filistin İngiliz verasetine verildi. İşte bu andan sonra Yahudilerin Filistin topraklarına göçü hızlandı. İngiliz devleti destekli güç kullanarak işgalin yanı sıra, Yahudilerin sistematik olarak Filistinlilerden toprak almalarının başlangıcı da bu tarihe rastlayabilir. 1948’ e kadar Filistin toprakların önemli bir kısmı Yahudiler tarafından zorla veyahut parayla ele geçirildi. İşte o gün kendilerine göre yüksek fiyatlarla Yahudilere topraklarını satan Araplar bugün gördüğümüz yıkımın içinde yaşamaya çalışan o ‘tanklara taş atan çocukların’ müstakbel dedeleri nineleri sayılabilir. 30 senelik kısa ama yoğun bir toprak istilası sonucu 1948’ e yakın senelerde sulak ve verimli olan toprakların çoğu bir anda Yahudilerin eline geçti. İngilizlerin Filistin’den çekilmelerinin ardından İsrail uzmanlık alanına giren güçlü lobicilik faaliyetlerinin de yardımıyla 1948’de bağımsızlığını ilan etti. Bu tarihte şu an üye olduğumuz Birleşmiş Milletlerin’ de onayıyla Filistinli mülteci durumuna düştü. Dünya’nın gözü önünde milyonlarca Filistinli daha önce belki de hiç duymadıkları bir kavramla anılmaya başladılar;mülteci… Bu kelime şu an hala İsrail’in yetkililerin Filistinlilere teröristten sonra en çok hitap ettiği kelime. Mülteci kavramını İsrail’in kocası (ya da karısı da olabilir çünkü iplerin kimin elinde olduğunu anlamak çoğu zaman zorlaşıyor) A.B.D’nin de Filistinlilerle ilgili bir şey söylerken dilinden düşmüyor. Kendi topraklarında mülteci olduğunu kabul etmek 1-0 geride başlamanın belki de başka bir adı.
insancıklar
Bu tarihten sonra İsrail bu topraklarda at koşturmaya başladı.Filistinliler ilerleyen seneler içerisinde kendi topraklarında kurulan İsrail devleti için ucuz işgücü oldular. (Seneler sonra günümüzde bile İsrail’in ördüğü ve Filistinlilerin dünyayla bağlantılarını koparan ‘güvenlik duvar’ının yapımında bile Filistinlilerin çalıştığını biliyoruz.) İsrail devletini kurarken tabi ki bölgedeki Filistinli ‘fazlalığını’ azaltmak için şahsına münhasır katliamlarına hız verdi. Hatta öyle bir hız verdi ki bu hızla senelerdir hiç yavaşlamadan insan kıyımına devam ediyor. Bu hızı şöyle ölçmek gerekirse dakikaya vurursak dakikada 3 Filistinli ölüyor. Yaşayanların birçoğu ise sadece yaşıyor , çünkü İsrail onları öldürene kadar az yemek yemelerini, askerlerinden şamar yemelerini kendi işlerinde ucuz işgücü olmalarını , boyun eğmelerini, ve de biraz daha nefes almalarını istiyor. İsrail soykırımını öyle bir düzene oturtmuş ki, battal gazi filmlerinde gördüğümüz erkekleri öldürelim kadınlarına tecavüz edelim repliği yanı başımızda 50 senedir her gün, her dakika, her dakikada 3 kere bir daha geçeğe dönüşüyor.
duvarlar
Yukarıda bahsettiğimiz duvar ise yapımına 2002’de başlanan durumun ciddiyetini iyice belirginleştiren bir taş yapı. Bu öyle bir yapı ki İsrail buna başladığında Filistinlilerin haykırışı ‘görmediklerimiz duymadıklarımız’ tarafından ciddiye alınmamış ve de İsrail kısa bir sürede çoğunu bitirmişti. Biraz açmak gerekirse İsrail’in ‘güvenlik duvarı’ adını verdiği bu duvar batı şeria’nın %40’ından fazlasını, ve daha bir çok Filistin mahallesini kapsamakta. Tamamı 360 km’den fazla olan bu duvarın %90’lık bölümü elektrik verilmiş dikenli tellerden oluşmakta, geri kalan kısmı ise taş yapıdan oluşmakta. İsrail Bunu 2002 senesinde işgal ettiği ve ve dağıtığı Filistin yerleşkelerinden çekildiğini açıkladıktan sonra yapmaya başladı. Geri çekilmeye akıl sır erdiremeyen dünya asıl niyeti duvar projesinden sonra anladı. İsrail’in bu duvarı büyük uğraşlarla inşa ettiğini unutmamak gerek.
Şöyle bir hatırlayacak olursak :
40.000’den fazla insan bulunduğu yere hapsolmuş konumda.
Duvarla ayrılan bütün Arap mahallerinin birbirleriyle bağlantısı kopmuş bulunmakta.
İsrail günlük kıyımını yaptıktan sonra geri çekildiğinde yardımların içeri ulaşmaması için duvarı kullanıyor.
Duvar inşa edilirken İsrail topraklarını buldozerlerle km.lerce içeri kaydırmış durumda

Duvarla birlikte artık duvarın içinde veya dışında kalan Filistinlilerin durumu tamamen insafsız İsrail’in insafına kalmış.
İsrail’in bu duvarı Filistinlilerin giriş çıkışlarını engellemek amacıyla dünyaya lanse ettiğini ve ülkesinde bunu bir inşa harikası olarak yansıttığını da hatırlamakta fayda var. Ayrıca İsrail’in bu vahşet duvarında çalışan çoğu kişinin Filistinli olması hapishanesini kendi elleriyle ören binlerce Filistinli yaratması artık bu meselenin nasıl bir boyuta geldiğini açıkça gösteriyor.
çocuklar
Filistin’le ilgili belkide akılda kalan en önemli fotoğraflardan biri İsrail tankına taş atan Filistinli çocuktur. Bazıları bunun duygu sömürüsü olduğunu düşünüyor ya da İsrail destekli medya bize bunu böyle yansıtıyor. Ancak gerçek şu ki İsrail belli bir yaş aralığında ki Filistinli erkek insanı sistematik bir şekilde katletti. Türkiye için söylenen %70 genç nüfus söylemi yaş ortalanması daha da küçük olarak Filistin’de de geçerli. Filistin de çocuk olmak 7 yaşında sokakta oyun oynarken geçen İsrail askerlerine ‘bam bam!’ demek ve askerler tarafından kol ve bacağı kırılmak, okula gitmek için duvarları aşmak önlüğünü çıkarmak giymek bir dahaki duvarda tekrar aranmak , okula varmak, Filistin’de çocuk olmak kovboyculuğunu harbisini oynamak, Filistin’de çocuk olmak büyüyünce şehit olmak, Filistin’de çocuk olmak Arafat’ın ‘Küçük Generali’ olmak, TANKLARA TAŞ ATMAK!

Bilmediklerimiz ,duymadıklarımız, söz etmek istemediklerimiz
Sonuç olarak bu Filistin’le alakalı bilmediklerimiz duymadıklarımız ya da bize yanlış öğretilenler bildiklerimizden çok daha fazla. Aynı Doğancı medyada saf bir terör örgütü olarak yansıtılan Hamas’ın yoksullar için evler , hastaneler, inşa ettiğini. AB.D’nin ve İsrail’in Arafat varken de yaptığı gibi Filistinli grupları birbirine düşürme çabasının Abbas’la beraber başarıya ulaştığını, Abbas’ın Hamas’a karşı A.B.D ve İsrail tarafından maşa olarak kullanıldığını, Filistinlilerin El fetih’e yolsuzluk olayları yüzünden Arafat’ın son döneminden itibaren çok da güvenmediğini düşünmeliyiz. Filistin’le ilgili bence çok da söz edilmesi gerekmeyen ama şöyle ‘hoşça’ anılması gereken bir sürü sembol de mevcut tabi… Elinde güç olup ta sadece kınayıp duran Türkiye’deki yetkililer, oyuncak silahla oyun oynayan çocukların kafalarına mermi sıkan İsrail askerleri, Kasap Sharon, bize bunları masal gibi yutturan medya, başkasının toprağına el koyup sonrada oradan çıkması gerekince hüngür hüngür ağlayabilen Yahudi işgalciler , oraya buraya nükleer bombası var şusu var busu var diye pat küt giren, kocası İsrail’in nükleer silahlarına oyuncak araba gibi davranan A.B.D ve tüm bağlantıları , ve kısacası yaklaşık 50 senedir bu kıyımdan beslenen bitmesini istemeyen herkes ! Ne diyelim gün,sap,dönme mevzusu...

Tahsin D.